Dil Hakları Evrensel Bildirgesi

15.1.16 0 yorum

Ön Şartlar
Dil Hakları Evrensel Bildirgesi'ne imza koyan kurum ve hükümet dışı örgütler 6 ile 9 Haziran tarihleri arasında Barselona'da toplanmıştır.
Başlangıç bölümünde "temel insan haklarına, insan kişiliğinin onur ve değerine, erkeklerle kadınların hak eşitliğine olan inancını" beyan eden; ikinci maddesinde "Herkes(in); ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka bir görüş, ulusal ve toplumsal köken, doğuş ya da benzeri başka bir statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin bu bildirgede ileri sürülen tüm hak ve özgürlüklere sahip olduğunu" kabul eden 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni göz önüne alarak;
Başlangıç bölümlerinde, insanların hem sivil ve siyasi haklarını hem de ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını elde etmeden özgür olamayacaklarını belirten, aynı tarihli, 16 Aralık 1966 Uluslararası Vatandaşlık ve Siyasi Haklar Anlaşması (Madde 27) ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme'yi göz önüne alarak;
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun, 18 Aralık 1992 tarihli, 47/135 sayılı Ulusal ya da Etnik, Dini ve Dilsel Azınlıklara Mensup Kişilerin Hakları Hakkında Bildirge'yi kabul eden kararını göz önüne alarak;
4 Kasım 1950 tarihli, İnsan Haklarını ve Temel Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi (Madde 14), Yerel ve Azınlık Dilleri Avrupa Sözleşmesini onaylayan, 29 Haziran 1992 tarihli, Avrupa Konseyi Bakanlar Konseyi Sözleşmesi, 9 Ekim 1993 tarihindeki Avrupa Konseyi Zirve toplantısında oluşturulan Ulusal Azınlıklar Bildirgesi, ve Kasım 1994 Ulusal Azınlıkların Korunması Hakkında Çerçeve Sözleşmesi gibi Avrupa Konseyi'nin bildirge ve sözleşmelerini göz önüne alarak;
Dil Hakları üzerine bir Dünya Konferansı düzenlenmesi ile ilgili olarak Santiago Compostela Uluslararası PEN Kulübü Bildirgesi ile, 15 Aralık 1993 tarihli, Uluslararası PEN Kulübü Çeviri ve Dil Hakları Komitesi Bildirgesi'ni göz önüne alarak;
Birleşmiş Milletler'e bir Dil Hakları Evrensel Bildirgesi'ni kabul edecek ve yürürlüğe sokacak gerekli adımları atmasını öneren, Recife Brezilya'daki Uluslararsı Kültürlerarası İletişimi Geliştirme Vakfı 12. Semineri 9 Ekim 1987 Bildirgesi'ne göre;
Bağımsız ülkelerdeki yerli ve kabile halklarıyla ilgili olarak Uluslararası Çalışma Örgütü, 26 Haziran 1989 tarihli, 169 sayılı Sözleşmesi'ni göz önüne alarak;
Bütün halkların kendi kültürlerini, dillerini ve kendi gündelik hayatı sürdürme biçimlerini ifade ve geliştirme ve bu amaçla kendi siyaset, eğitim, iletişim ve hükümet yapılarını farklı siyasal çerçeveler içinde edinme hakları olduğunu bildiren Barselona, Mayıs 1960 Halkların Kolektif Hakları Evrensel Bildirgesi'ni göz önüne alarak;
Dil haklarının bireyin temel hakları arasında sayılmasını öneren Pécs (Macaristan) Uluslararası Modern Dil Öğretmenleri Federasyonu Genel Meclisi'nce 16 Ağustos 1991 tarihinde kabul edilen nihai bildirgeyi göz önüne alarak;
Bireysel hakları kolektif haklar ışığında değerlendiren Yerli Halkların Hakları Bildirgesi taslağı ile ilgili olarak Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi İnsan Hakları Komisyonu 20 Nisan 1994 tarihli raporunu göz önüne alarak;
1278 sayılı oturum, 18 Eylül 1995 tarihinde kabul edilen Orta Amerika İnsan Hakları Komisyonu Yerli Halkların Hakları Bildirgesi taslağını göz önüne alarak;
Dünyanın tehdit altındaki dillerinin çoğunluğunun egemenliğine sahip olmayan halkların dilleri olması; bu dillerin gelişmesini engelleyen, bunların yerine başka dillerin geçmesi sürecini hızlandıran ana etkenlerin de kendi özerk idarelerinin olmayışı ile siyasi ve idari yapılarını ve dillerini empoze eden devletlerin politikalarını içerdiğini dikkate alarak;
İstila, kolonileştirme, işgal ile siyasal, ekonomik ya da sosyal diğer tahakküm örneklerinin öncelikle yabancı bir dilin doğrudan doğruya dayatılmasını içerdiğini, ya da en azından, dillerin değerine dair algılanışın çarpıtıldığını ve yerel dili konuşanların dile duydukları bağlılığın altını oyan, belli bir hiyerarşiye işaret eden dilsel davranışlara yol açtığını dikkate alarak; ayrıca egemenliklerini elde etmiş bazı halkların dillerinin, önceki kolonici ya da emperyalist gücün dilini kayıran politikaların sonucu olarak zaman içinde yerlerine başka dillerin geçme süreci içine düşmüş olduklarını dikkate alarak;
Evrenselciliğin, tek tipleştirme ile dışlayıcı izolasyona yönelik eğilimlere baskın olan dilsel ve kültürel çeşitlilik düşüncesine dayanması gerektiğini dikkate alarak;
Dil topluluklarının barış içinde bir arada yaşamalarını sağlamak amacıyla, tüm dillerin ilerlemesini, saygınlığını özel ve kamusal alanlardaki sosyal kullanımlarını garanti altına alacak kapsayıcı ilkelerin bulunması gerektiğini dikkate alarak;
Dilsel olana aşkın bir doğaya ait çok sayıdaki etkenin (tarihsel, siyasi, üzerinde yaşanılan toprak parçasıyla ilgili, demografik, ekonomik, sosyokültürel ve sosyodilsel etkenler ile kolektif davranışlarla ilişkili olan etkenler) sayısız dilin ortadan yok olmasıyla, marjinalleşmesiyle, yozlaşmasıyla sonuçlanan sorunlara neden olduğunu, dil haklarının da, her bir durum için uygun çözümleri uygulaması amacıyla, kapsayıcı bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğini dikkate alarak;
Dil Hakları Evrensel Bildirgesi'nin dilsel dengesizlikleri; tüm dillerin saygınlığını ve azami derecede gelişimlerini sağlayan, uyum içindeki sosyal ilişkilerin sürdürülebilmesi için anahtar etken olarak dünya çapında adil ve tarafsız bir dilsel barış için gerekli ilkeleri tesis eden bir bakış açısıyla birlikte gerekli olduğuna dair inançla;
İLAN EDER,
Başlangıç
Yukarıda anılan düşüncelerin ışığında, her bir dilin durumu siyasi, hukuki, ideolojik, tarihsel, demografik, üzerinde yaşanılan toprak parçası ile ilgili, ekonomik, sosyal, kültürel, dilsel, sosyodilsel, dillerarası ve öznel doğaya ait çok çeşitli etkenin birleşimi ve etkileşiminin bir sonucudur.
Bugün, bu etkenler şöyle tanımlanmaktadır:
" Çoğu devletin bir dönem öncesine dayanan, çeşitliliği azaltan, kültürel çoğulluk ile dilsel çoğulculuğa karşı olan tutumları besleyen, birleştirici eğilimi.
" Sonucunda dil topluluklarının iç uyumunu garanti edecek olan karşılıklı ilişki alanları ile etkileşim biçimlerine zarar veren dünya çapında bir bilgi, iletişim ve kültür piyasasına yönelik eğilim olan, dünya çapında bir ekonomiye yönelik eğilim.
" Ulus ötesi ekonomik çıkar gruplarınca ortaya atılan, deregülasyon*(1) ile ilerlemeyi, rekabetçi bireyciliği de özgürlükle özdeşleştirmeye çalışan ciddi ve gittikçe de büyüyen ekonomik, sosyal, kültürel ve dilsel eşitsizlikler yaratan, ekonomici büyüme modeli.
Dil toplulukları halen kendi özerk idarelerinin eksikliği, sınırlı ya da kısmen veya tamamen dağılmış nüfusları, kırılgan ekonomileri, belli bir sisteme bağlanmamış dilleri ya da hakim olana muhalif olan kültürel modelleri tarafından tehdit edilmektedirler. Bütün bunlar aşağıdaki temel hedefler göz önüne alınmadığı sürece bir çok dilin yaşamasını ve gelişmesini imkansız kılmaktadır:
" Siyasal bir bakış açısından, dil topluluklarının bu yeni büyüme modeline etkin katılımına imkan verecek bir dilsel çeşitliliği örgütleme biçimi tasavvur etme hedefi.
" Kültürel bir bakış açısından, bir gelişim süreci içinde dünya çapındaki iletişim alanını tüm halkların, dil topluluklarının ve bireylerin tarafsız katılımıyla uyumlu kılma hedefi.
" Ekonomik bir bakış açısından, herkesin katılımına ve toplumların ekolojik dengesi ile tüm dil ve kültürler arasındaki tarafsız ilişki biçimlerine duyulan saygıya dayanan sürdürülebilir bir gelişimi destekleme hedefi.
Tüm bu nedenlerden dolayı, bu bildirge devletleri değil, dil topluluklarını kendisine hareket noktası olarak almaktadır, ve bu bildirge bir bütün olarak insanlığın sürdürülebilir tarafsız gelişimini garanti altına alma yetisine sahip uluslararası kurumların desteklenmesi bağlamında değerlendirilmelidir. Bu nedenlerden dolayı yine bu bildirge; saygıya, uyumlu birarada var oluşa ve karşılıklı yarara dayanan dilsel çeşitlilik için bir siyasal çerçeve oluşturulmasını teşvik etmeyi amaçlar.
Ön Başlık
Kavramlar 
Madde 11. Bu bildirge dil topluluğunu, tarihsel olarak tanınmış olsun ya da olmasın belli bir toprak parçası üstünde kurulu olan kendini bir halk olarak tanımlayan ve doğal iletişim aracı olarak ortak bir dil geliştirmiş, üyeleri arasında kültürel uyum olan herhangi bir insan topluluğu olarak kabul eder. Belli bir toprak parçasına özgü olan dil terimi ise tarihsel olarak o toprak parçası üzerinde kurulu topluluğun diline karşılık gelir.
2. Bu bildirge kendine, dil haklarının bir ve aynı anda bireysel ve kolektif olduğu ilkesini hareket noktası olarak alır. Her türlü dil hakkını tanımlarken, bu bildirge kendi toprak parçası, ki bu toprak parçası topluluğun sadece yaşadığı coğrafi alan olarak değil, dilin olabildiğince gelişmesi için hayati olan sosyal ve işlevsel bir alan olarak anlaşılır, içindeki tarihsel dil topluluğunun durumunu referans olarak kabul eder. Ancak bu kaide üzerinden bu maddenin 5. fıkrasında bahsi geçen dil gruplarıyla, kendi topluluğunun yaşadığı toprak parçasının dışında yaşayan bireylerin haklarını, bir bütün olarak ya da kademe kademe tanımlamak mümkündür.
3. Bu bildirinin gereği, aşağıdaki koşullar altındaki grupların kendi topraklarında yaşadıkları ve belli bir dil topluluğuna ait oldukları kabul edilir:
i. Kendi topluluklarının ana gövdesinden siyasi ya da idari sınırlarla ayrıldıkları zaman;
ii.Tarihsel olarak yerleştikleri coğrafyanın etrafı diğer dil topluluklarının üyeleri tarafından çevrilmiş olduğu zaman; ya da
iii. Yerleştikleri coğrafi alanı benzer tarihsel geçmişlere sahip diğer dil topluluklarının üyeleriyle paylaştıkları zaman.
4. Bu bildirge, ayrıca, kendi göç sahaları içindeki göçebe halklarla coğrafi olarak bölünmüş yerlerde yaşayan halkları tarihsel olarak kendine ait toprak parçası üzerinde yaşayan dil toplulukları olarak kabul eder.
5. Bu bildirge dil grubunu, başka bir dil topluluğunun üzerinde yaşadığı toprak parçasına yerleşmiş ancak bu dil topluluğununkine eşdeğer bir tarihsel geçmişe sahip olmayan aynı dili konuşan insan grubu olarak kabul eder. Göçmenler, mülteciler, sınır dışı edilmiş kimselerle, diaspora*(2) üyeleri bu gruplara örnektir.
Madde 21. Bu bildirge, çeşitli dil topluluklarıyla dil gruplarının aynı toprak parçasını paylaştıkları durumlarda, içinde belirtilen hakların karşılıklı saygı temelinde ve demokrasi olasılığının olabildiğince geniş tutulduğu bir biçimde tatbik edilmesi gerektiğini kabul eder.
2. Tatmin edici bir sosyodilsel denge için, yani, dil toplulukları, dil grupları ve bunların üyelerinin haklarının dengeli bir ifadesini tesis etmek amacıyla, üzerinde yaşadıkları toprak parçasındaki tarihsel geçmişleri ve demokratik yollarla ifade bulan iradelerinin yanında bir çok etken de hesaba katılmalıdır. Dengeyi yeniden tesis etmeyi amaçlayan telafi edici bir tutumu gerektirebilen bu etkenler, farklı topluluk ve grupların bir arada yaşamaları durumunu doğuran göçlerin zorlayıcı doğasıyla birlikte yine farklı topluluk ve grupların siyasal, sosyoekonomik ve kültürel zayıflık derecelerini kapsar.
Madde 31. Bu bildirge aşağıdaki hakları, her koşulda tatbik edilebilecek devri ve ferağı kabil olmayan kişisel haklar olarak kabul eder:
Bir dil topluluğunun üyesi olarak tanınma hakkı;
Kişinin kendi dilini hem özel hem de kamusal alanlarda kullanma hakkı;
Kişinin kendi ismini kullanma hakkı;
Kişinin kendi dil topluluğunun diğer üyeleri ile karşılıklı ilişkiye girme, onlarla ortaklık kurma hakkı;
Kişinin kendi kültürünün devamını sağlama, kültürünü geliştirme hakkı;
Ve 16 Aralık 1966 tarihli Uluslararası Vatandaşlık ve Siyasi Haklar Anlaşması ile aynı tarihli Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşmesi'nin tanıdığı dil ile ilgili tüm diğer haklar.
2. Bir önceki paragrafta dil gruplarının üyelerine atfedilen haklara ek olarak, ve Madde 2.2'de belirtilen koşulları da dikkate alarak bu bildirge dil gruplarının kolektif haklarının aşağıdaki hakları kapsayabileceğini kabul eder:
Kendi dilleri ile kültürlerinin öğretilmesi hakkı;
Kültürel hizmetlere erişim hakkı;
İletişim araçlarında kendi dilleri ile kültürlerinin hakkaniyetli bir biçimde yer alması hakkı;
Kendi dilleri ve sosyoekonomik ilişkileri için hükümet organlarından ihtimam görme hakkı.
3. Yukarıda belirtilen kişi ve dil grubu hakları, bu kişilerin ya da grupların ev sahibi dil topluluğuyla karşılıklı ilişkilerini ya da bu topluluğa entegrasyonlarını hiçbir biçimde engellememelidir. Ne ev sahibi topluluğun haklarını ne de kendi yaşadıkları topraklar genelinde topluluğun kendi dilinin kamusal alanda azami derecede kullanılmasını kısıtlamamalıdır.
Madde 41. Bu bildirge bir başka dil topluluğunun yaşadığı topraklara göçen ve yerleşen kişilerin bu topluluğa entegre olma tavrını sürdürme hak ve ödevine sahip olduğunu kabul eder. Bu ifade; bu kişilerin, kendi özgün kültürel karakterlerini koruyabileceği ama aynı zamanda onları, ev sahibi topluluğun üyelerinin deneyimleriyle arasında çok büyük farkların olmayacağı sosyal işlevleri yerine getirme konusunda muktedir kılacak gerekli atıfları, değerleri ve davranış biçimlerini içinde yaşadıkları toplumla paylaşmaları yoluyla gerçekleşecek ek bir sosyalizasyon süreci olarak anlaşılmalıdır.
2. Bu bildirge, diğer taraftan, özgün kültürel karakterlerin yerini ev sahibi toplumun atıflarının, değerlerinin ve davranış biçimlerinin alması yoluyla gerçekleşecek, ev sahibi toplumdaki kültürsüzleşmeyi ifade eden asimilasyonun hangi gerekçeyle olursa olsun dayatılamayacağını, teşvik edilemeyeceğini asimilasyonun sadece tamamen özgür bir seçimin sonucunda mümkün olabileceğini kabul eder.
Madde 5Bu bildirge tüm dil topluluklarının haklarının eşit ve dillerin resmi, bölgesel ya da azınlık dilleri gibi hukuki ya da siyasi statülerinden bağımsız olduğu ilkesine dayanır. Bölgesel ya da azınlık dilleri gibi terimler bu bildirgede kullanılmaz, çünkü her ne kadar bazı durumlarda bölgesel ya da azınlık dillerinin tanınması belli hakların tatbikini kolaylaştırabilse de, bu ve diğer niteleyici sıfatlar ekseriyetle dil topluluklarının haklarını kısıtlamak için kullanılır.
Madde 6Bu bildirge, bir dilin, sadece devletin resmi dili olması ya da geleneksel olarak belli bir toprak parçası içinde idari amaçlar ya da belli kültürel faaliyetler için kullanılması gerekçesiyle, o toprak parçasına özgü dil olarak düşünülemeyeceğini kabul eder. 
Birinci Başlık
Genel İlkeler
Madde 7
1. Bütün diller belli bir kolektif kimliğin, gerçekliğin farklı algılanışının ve tarif edilişinin ifadesidir. Dolayısıyla bütün diller yerine getirdikleri tüm işlevlerde gelişmeleri için gerekli koşulları elde etmeye muktedir olmalılardır.
2. Bütün diller kolektif bir biçimde oluşturulur, ve topluluk içinde uyumun, tanımlamanın, iletişimin ve yaratıcı ifadenin araçları olarak bireysel kullanıma sunulur.
Madde 8
1. Bütün dil toplulukları, toplum içindeki tüm görevlerinde kendi dillerinin kullanımını temin etmek amacıyla kendi kaynaklarını örgütleme ve idare etme hakkına sahiptir.
2. Bütün dil toplulukları dillerinin bir sonraki nesillere aktarımını ve devamlılığını temin etmek için gerekli tüm araçları ellerinde bulundurma hakkına sahiptir.
Madde 9
Bütün dil toplulukları herhangi bir teşvik ya da zorlama sonucu müdahale olmaksızın kendi dil sistemlerini belli kurallara bağlama, standartlaştırma, muhafaza etme, geliştirme ve ilerletme hakkına sahiptir.
Madde 10
1. Bütün dil toplulukları eşit haklara sahiptir.
2. Bu bildirge dil topluluklarına karşı uygulanan ayrımı, bu ayrımın onların siyasal egemenlik derecelerine, sosyal, ekonomik veya başka terimlerle tanımlanan durumlarına, dillerinin hangi oranda belli bir sisteme bağlandığına, güncelleştirildiğine veya modernize edildiğine dayanıp dayanmadığına bakmaksızın, kabul edilmez olarak görür.
3. Bu eşitlik ilkesini uygulamak ve onu etkin kılabilmek için gerekli olan tüm adımlar atılmalıdır.
Madde 11
Bütün dil toplulukları, bu bildirge içinde belirtilen hakların tatbik edilmesini temin etmek için de gerekli olan, dillerini diğer dillere ve diğer dilleri de kendi dillerine çevirmek için gerekli tüm araçları ellerinde bulundurma yetkisine sahiptirler.
Madde 12
1. Herkes kamusal alan içindeki tüm faaliyetlerini, eğer kişinin dili yaşadığı toprak parçasına özgü bir dil ise, kendi dilinde yürütme hakkına sahiptir.
2. Herkes kişisel ya da ailevi alanı içinde kendi dilini kullanma hakkına sahiptir.
Madde 13
1. Herkes üzerinde yaşadığı toprak parçasına özgü dil ile ilgili bilgi edinme hakkına sahiptir.
2. Herkes birden fazla dil bilen biri olma ve kendi kişisel gelişimi ya da sosyal mobilitesine en çok fayda sağlayacak dili, bu bildirge içinde toprak parçasına özgü dilin kamusal kullanımı için tesis edilen teminatlara zarar vermeksizin, kullanma hakkına sahiptir.
Madde 14
Bu bildirgenin öne sürdüğü şartlar, bir dilin özgü olduğu toprak parçası içindeki kullanımından çok daha tercih edilir olan, o dilin dahili ya da uluslararası statüsünden kaynaklı bir normun veya pratiğin zararına yorumlanamaz ya da kullanılamaz.
İkinci Başlık
Genel Dilsel Rejim
I. Kısım

Kamu yönetimi ve resmi organlar
Madde 15

1. Bütün dil toplulukları üzerinde yaşadıkları toprak parçası içerisinde kendi dillerini resmi olarak kullanma hakkına sahiptir.
2. Bütün dil toplulukları üzerinde yaşadıkları toprak parçası içerisindeki yasal kuralların, yönetim işleyişiyle ilgili ilkelerin, kamusal ve özel belgeler ile tutanakların tutulduğu kamu kayıtlarının etkili ve geçerli olabilmesi için o toprak parçası içerisinde kullanılan dil ile hazırlanması hakkına sahiptir ve hiç kimse bu dilin varlığını inkâr edemez.
Madde 16
Bir dil topluluğunun tüm üyeleri, kamu yöneticileriyle kendi dillerinde ilişki kurmak ve onlardan ihtimam görme hakkına sahiptir. Bu hak dilin kullanıldığı toprak parçası içindeki merkezi, bölgesel, yerel ve toprağa bağlı olamayan ayrımların hepsi için geçerlidir.
Madde 17
1. Bütün dil topluluklarının kendi düzenleri içindeki ve dilin kullanıldığı toprak parçası içindeki ilişkilere ait olan ya da bu ilişkileri etkileyen tüm resmi belgeleri, belgelerin yazılı, sanal ortamda ya da başka herhangi bir biçimde olması fark etmeksizin, kendi dillerinde elde etme hakları vardır.
2. Formlar ve yönetimle ilgili belgelerin, basılı, sanal ortamda v.b. her ne biçimde olursa olsun, kamu yöneticileri tarafından dilin kullanıldığı toprak parçası içindeki hizmet ağı aracılığıyla halkın ulaşabileceği yerlerde hazır ve uygun bir hale getirilmeleri gerekmektedir.
Madde 18
1. Bütün dil toplulukları kendilerini ilgilendiren ya da kendilerini konu alan kanunların ve diğer resmi kuralların, üzerinde yaşadıkları toprak parçasına özgü olan dilde yayımlanması hakkına sahiptir.
2. Yetki alanlarında, tarihsel olarak o toprak parçasına özgü birden fazla dil olan kamu yöneticileri tüm kanunları ve resmi kuralları bu dillerin tümünde -diller yerel halk tarafından konuşuluyor olsun ya da olmasın- yayımlamak zorundadırlar.
Madde 19
1. Temsilci meclisleri resmi dil(ler) olarak temsil ettikleri toprak parçasında tarihsel olarak kullanılan tüm dilleri kullanmalıdır.
2. Bu hak ayrıca Madde 1 Paragraf 4'te anlatılan coğrafi olarak bölünmüş toplulukların dilleri için de geçerlidir.
Madde 20
1. Herkes belli bir yerde kurulan mahkemede, tarihsel olarak o toprak parçasında konuşulan dil ya da dilleri yazılı veya sözlü olarak kullanma hakkına sahiptir. Mahkemeler o toprak parçasında kullanılan dili, iç işleyişinde kullanmalıdır; ve devlet içinde yürürlükte olan yasal sistemden dolayı dava muameleleri başka bir yerde devam etse bile o dilin kullanımına devam edilmelidir.
2. Herkes, bütün davalarda, konuşabildiği ve anlayabildiği bir dile yönelik ücretsiz tercümanlık hizmeti alma hakkına sahiptir.
Madde 21
Bütün dil toplulukları kamu kayıtlarındaki tutanakların ve belgelerin o toprak parçasına özgü olan dilde tutulması hakkına sahiptir.
Madde 22
Bütün dil toplulukları üzerinde yaşadıkları toprak parçasında çalışan noterler ya da kamu görevlileri tarafından onaylanan belgelerin, o toprak parçasına özgü olan dilde düzenlenmesi hakkına sahiptir.
II. Kısım
Eğitim
Madde 23

1. Eğitim, verildiği toprak parçası üzerinde yaşayan dil topluluğun kendisini dilsel ve kültürel olarak ifade etme kapasitesinin gelişimine yardımcı olmalıdır.
2. Eğitim, verildiği toprak parçası üzerinde yaşayan dil topluluğunca konuşulan dilin ya da dillerin sürdürülmesine ve geliştirilmesine yardımcı olmalıdır.
3. Eğitimin daima kültürel farklılıkların, farklı dillerin ve dünyadaki farklı tüm dil topluluklarının arasındaki uyumlu ilişkilerin hizmetinde olması gerekmektedir.
4. Bu prensiplerin ışığında, herkesin istediği herhangi bir dili öğrenme hakkı vardır.
Madde 24
Bütün dil toplulukları kendi dillerinin ne derecede araçsal bir dil ve çalışma alanı konusu olarak var olacağıyla yaşadıkları bölgedeki eğitimin her seviyesinde: okulöncesi, ilköğretim, lise, teknik ve mesleki okullar, üniversite ve yetişkin eğitiminde ne derecede var olacağını belirleme hakkına sahiptir.
Madde 25
Bütün dil toplulukları üzerinde yaşadıkları toprak parçasında verilen eğitimde dillerinin arzu ettikleri derecede kullanabilmesi için gerekli olan insani ve materyal kaynaklara -yeterli ve düzgün eğitim almış öğretmenler, uygun eğitim metotları, ders kitapları, finans, binalar ve teçhizat, geleneksel ve yaratıcı teknoloji- kendi toprak parçalarında sahip olmaya hakları vardır.
Madde 26
Bütün dil toplulukları, üyelerine kendi dillerine tamamen hâkim olabilecekleri, dilin genel kullanımıyla ilgili tüm kabiliyetleri geliştirici ve üyelerin öğrenmek isteyebilecekleri herhangi bir dilde onlara mümkün olan en geniş hâkimiyeti sağlayabilecek bir eğitimi sağlama hakkına sahiptir.
Madde 27
Bütün dil toplulukları üyelerine, önceden daimi olarak kullandıkları edebi ya da dini diller gibi kültürel gelenekleriyle ilişkili dilleri öğretecek eğitimi sağlama hakkına sahiptirler.
Madde 28
Bütün dil toplulukları, üyelerine kendi kültürel mirasları (tarih, coğrafya, edebiyat ve kültürlerinin diğer belirtileri, tanıklıkları) ve talep edildiği takdirde öğrenmek istedikleri diğer kültürler hakkında da kapsamlı bilgi edinebilecekleri bir eğitimi sağlama hakkına sahiptir.
Madde 29
1. Herkes ikamet ettiği toprak parçasına özgü olan dilde eğitim hakkına sahiptir.
2. Bu hak kişinin diğer dil toplulukları ile iletişim kurmak için kullandığı herhangi bir dilde sözel ve yazılı bilgi edinmesi hakkını engellemez.
Madde 30
Bütün dil topluluklarının dilleri ve kültürleri üniversite seviyesinde çalışma ve araştırma konusu olmalıdır.
III. Kısım
Özel İsimler
Madde 31

Bütün dil topluluklarının özel isimler ile ilgili sistemlerini her yerde ve her durumda kullanma ve koruma hakları vardır.
Madde 32
1. Bütün dil toplulukları özel, kamusal ve resmi alanlardaki yer isimlerini, sözlü ve yazılı olarak, o toprak parçasına özgü olan dilden seçme ve kullanma hakkına sahiptir.
2. Bütün dil toplulukları kendilerinden önce o toprak parçası üzerinde yaşadıklarını bildikleri insanlar tarafından kullanılan yer isimlerini tasdik etme, bu isimleri koruma ve değiştirme haklarına sahiptir. Bu tip yer isimleri keyfi bir şekilde kaldırılamaz, çarpıtılamaz, uyarlanılamaz ve siyasal durumdaki herhangi bir değişimden veya başka bir sebepten dolayı yerlerine başka isimler getirilemez.
Madde 33
Bütün dil toplulukları kendilerini kendi dillerinde kullanılan isimle karşılama hakkına sahiptir. Diğer dillere yapılan çevirilerde belirsiz, iki anlamlı ve aşalayıcı isimlendirmelerden kaçınılmalıdır.
Madde 34
Herkes -yer sınırlaması olmaksızın- kendi ismini kendi dilinde kullanma hakkına ve sadece gerektiğinde kendi isminin diğer yazı sisteminde olabilecek en uygun fonetik yazımını kullanma hakkına sahiptir.
IV. Kısım
İletişim araçları ve yeni teknolojiler
Madde 35
Bütün dil toplulukları, yerel veya geleneksel, daha geniş faaliyet alanı olan, ya da daha gelişmiş teknoloji kullanan, hangi tür yayın metodunu kullandıkları fark etmeksizin üzerinde yaşadıkları toprak parçası içindeki tüm iletişim araçlarında dillerinin ne derecede kullanılacağına karar verme hakkına sahiptir.
Madde 36
Bütün dil toplulukları kendi bölgelerindeki iletişim araçlarında dillerinin arzuladıkları ölçüde var olmasını ve kültürel olarak kendilerini arzuladıkları ölçüde ifade edebilmeleri için gerekli insani ve materyal kaynaklara -yeterli ve doğru eğitilmiş personel, finans, binalar ve teçhizat, geleneksel ve yaratıcı teknoloji- kendi bölgelerinde sahip olma hakkına sahiptirler.
Madde 37
Bütün dil toplulukları, iletişim araçları aracılığıyla kendi kültürel miraslarıyla (tarih, coğrafya, edebiyat ve kültürlerinin diğer belirtileri, tanıklıkları) üyelerinin öğrenmek isteyebilecekleri diğer kültürler hakkında da kapsamlı bilgi alma hakkına sahiptir.
Madde 38
Bütün dil topluluklarının dilleri ve kültürleri dünyadaki bütün iletişim araçlarından ayrımcılık yapılmaksızın eşit muamele görmelidir.
Madde 39
Bu bildirgede, Madde 1 Paragraf 3 ve 4'te tarif edilen toplulukların ve aynı madde Paragraf 5'te bahsedilen grupların dillerinin yerleştikleri ya da göç ettikleri toprak parçasındaki iletişim araçlarında eşit ve adil temsil hakkı vardır. Bu hak o toprak parçasında yaşayan diğer topluluk ve grupların dil haklarıyla uyum içerisinde uygulanmalıdır.
Madde 40
Bilgi teknolojisi alanında, bütün dil toplulukları üzerinde yaşadıkları toprak parçasında teçhizatları kendi dil sistemine, araç ve ürünleri kendi dillerine uyarlama hakkına sahiptir. Böylece bu tür teknolojilerle eğitim, kendini ifade etme, iletişim, yayın, çeviri, bilgi geliştirme ve kültürün yayılması adına sunulan potansiyelden tam yarar sağlanabilir.
V. Kısım
Kültür
Madde 41

1. Bütün dil toplulukları kültürel ifadenin tüm biçimlerinde kendi dillerini kullanma, sürdürme, koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
2. Bütün dil toplulukları bu hakkı, topluluğun alanının herhangi bir kısmı yabancı bir kültürün hegemonik işgaline maruz kalmaksızın olabildiğince uygulayabilmelidirler.
Madde 42
Bütün dil toplulukları kendi kültürel sahaları içinde olabildiğince gelişme hakkına sahiptir.
Madde 43
Bütün dil toplulukları kendi dillerinde üretilmiş tüm eserlere erişim hakkına sahiptir.
Madde 44
Bütün dil topluluklarının yeterli bilgi akışı yoluyla kültürlerarası programlara erişim hakkı ve yabancılara kendi dillerini öğretme, çeviri, dublaj, postsenkronizasyon ve altyazı gibi faaliyetlere destek verme hakkı vardır.
Madde 45
Bütün dil toplulukları yaşadıkları toprak parçasına özgü olan dile kültürel olaylarda ve kültürel hizmet alanlarında (kütüphaneler, video eğlence merkezleri, sinemalar, tiyatrolar, müzeler, arşivler, folklor, kültür endüstrisi ve kültürel hayatın tüm belirtilerinde) üstün bir pozisyon sağlama hakkına sahiptir.
Madde 46
Bütün dil toplulukları belge koleksiyonları, sanat eserleri ve mimari eserler, tarihi binalar ve kendi dillerindeki yazıtlar gibi materyal göstergeleri de dâhil olmak üzere tüm dilsel ve kültürel miraslarını koruma hakkına sahiptir.
VI. Kısım
Sosyoekonomik Alan
Madde 47

1. Bütün dil toplulukları üzerinde yaşadıkları toprak parçasındaki tüm sosyoekonomik faaliyetlerde kendi dillerinin kullanımını sağlama hakkına sahiptir.
2. Bir dil topluluğunun tüm üyelerinin yaşadıkları toprak parçasındaki meslekî faaliyetlerini yerine getirebilmek için gerekli olan belgeler, atıflar, talimatlar, formlar; bilgisayar teçhizatı, araçları ve ürünleri gibi tüm araçlara kendi dillerinde sahip olma hakları vardır.
3. Bu sahada başka bir dilin kullanımına sadece yapılan işin doğasından kaynaklanıyorsa gerek duyulur. Hiçbir durumda sonradan gelen bir dil o toprak parçasına özgü olan dili ikinci plana atamaz ya da onun yerine geçemez.
Madde 48
1. Kişinin kendi dil topluluğunun yaşadığı toprak parçasında herkesin, mal ve hizmet alım-satımı, bankacılık, sigortacılık, iş kontratları gibi her tür ekonomik işlemde kendi dilini tam yasal geçerlilik içinde kullanma hakkı vardır.
2. Bu tür özel işlemlerde hiçbir madde o toprak parçasına özgü olan dilin kullanımını engelleyemez ya da yasaklayamaz.
3. Kişinin kendi dil topluluğunun yaşadığı toprak parçasında herkesin yukarıda bahsedilen işlemleri yapılabilmesi için gerekli olan tüm belgelere kendi dilinde sahip olma hakkı vardır. Formlar, çekler, kontratlar, faturalar, fişler, teslim makbuzları, istek formları bu tip belgelerin bazılarıdır.
Madde 49
Kişinin kendi dil topluluğunun yaşadığı toprak parçasında herkesin, işçi-emekçi sendikaları, işveren kuruluşları, mesleki, ticari kuruluşlar, zanaatkâr odaları gibi her tür sosyoekonomik kuruluşta kendi dillerini kullanma hakkı vardır.
Madde 50
1. Bütün dil toplulukları; reklamcılık, işaretler, dış işaret levhaları ve ülkenin imajı gibi konularda dillerinin önemli bir yer edinmesi hakkına sahiptir.
2. Kişinin kendi dil topluluğunun yaşadığı toprak parçasında herkes ticari kuruluşlar tarafından arz edilen tüm ürün ve hizmetler hakkında kendi dilinde yazılı ve sözlü bilgi alma hakkına sahiptir. (kullanım talimatları, içindekiler listesi, reklâmlar, garanti belgesi ve diğerleri...)
3. İnsanların güvenliğini etkileyen tüm kamu bildirgeleri en kötü ihtimalle o toprak parçasına özgü olan dilde diğer dillerden aşağı olmayan koşullarda yapılmalıdır.
Madde 51
1. Herkesin, yaşadığı toprak parçasına özgü olan dil ile ticari kuruluşlar, firmalar ve özel kurumlarla ilişki kurma, bu kuruluşlardan hizmet alma ve aynı dilde cevap alma hakkı vardır.
2. Herkesin alıcı, müşteri, tüketici ya da kullanıcı olarak- kamuya açık kuruluşlardan yazılı ve sözlü olarak yaşadığı toprak parçasına özgü olan dilde bilgi alma hakkı vardır.
Madde 52
Çevirmenlik, yabancı dil öğretmenliği ve turist rehberliği gibi mesleğin doğası yabancı bir dili gerektirmedikçe herkes kendi mesleğini o toprak parçasına özgü olan dil ile yürütme hakkına sahiptir.
Ek Düzenlemeler
1. Kamu yetkilileri kendi yetki alanlarında, bu bildirgede beyan edilen hakların uygulanabilmesi için gerekli tüm tedbirleri almalıdırlar. Özellikle açık bir şekilde kaynak sıkıntısı çeken dil topluluklarının dil hakları kullanımını desteklemek için uluslararası fonlar kurulmalıdır. Ayrıca kamu yetkilileri farklı toplulukların dillerine gereken desteği sağlamalıdır böylece bu diller şifrelenebilir, yazıya geçirilebilir, öğretilebilir ve yönetimde kullanılabilir.
2. Kamu yetkilileri kamu kurum ve kuruluşlarının, konuyla ilgili insanların bu bildirgeden kaynaklanan haklar ve karşılığındaki sorumluluklar hakkında bilgilendirilmelerini sağlamak zorundadır.
3. Kamu yetkilileri bu bildirgede yer alan dil haklarının ihlali durumunda, mevcut yasanın ışığında, uygulanacak yaptırımları belirlemek zorundadır.
Son Düzenlemeler
1. Bu bildirge Birleşmiş Milletler içerisinde bir "Dil Konseyi" oluşturulmasını önermektedir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bu konseyin kurulması, görevlerinin tanımlanması, üyelerini atanması ve bu bildirgede tanınan hakların uygulanması konusunda uluslararası hukukta dil topluluklarını koruyucu bir kurul oluşturulmasından sorumlu olacaktır.
2. Bu bildirge, resmi olmayan, sivil toplum kuruluşları ve dil hakları alanında çalışan diğer kuruluşların temsilcilerinden oluşan danışman bir kurum olacak olan bir Dünya Dil Hakları Komisyonunun oluşturulmasını önermektedir.
Barselona, Haziran 1996
Çeviren: Veysel Fırat Bozçalı, Onur Günay

0 yorum:

Yorum Gönder

Reklam

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı