Hasta, doktoru görünce sevindiği gibi (çünkü hastalığını tedavi edecek); maalesef öğrenci hocasını görünce aynı şekilde sevinmemektedir (çünkü öğrenci ilmin kıymetini bilmiyor). Öyle ise hakikatleri neşredici durumunda bulunan bir öğretmenin önce ilmin önemini ve dersin lüzumunu öğretmek ve kavratmakla ise başlaması gerekir. Evet, öğretmen her şeyden önce kendisini ve dersini öğrencilere sevdirmesi lazımdır. Bunun için de aşağıdaki hususlara riayet etmesi gerekir:
1. Talebelere karşı son derece sevgi, şefkat ve merhamet dolu bir alaka göstermeli, hal ve hatırlarını sormalı, dersleriyle ilgilenmeli ve onların maddî-manevî dertleriyle meşgul olmalıdır ki, öğrenciler hocalarını sevsinler, öğütlerini tutup ona itaat etsinler. Bu mevzuda kendi vicdanımıza döndüğümüzde görürüz ki kendilerinden şefkat ve müsamaha gördüğümüz hocalarımızı daha çok sevmiş, onlara daha çok yaklaşmış ve bir derdimiz olduğunda kendimizi şefkat dolu atmosferlerine atmakla tesellî bulmuşuzdur. O halde bizler de öğrencilerimize karşı aynı davranışları göstermeliyiz.
2. Bir muallimin sevilip müessir olabilmesi için şu iki hasletle mümtaz olması gerekir:
a. İlim: Muallim önce kendi branşında söz sahibi olmalıdır. Bununla yetinmeyip diğer ilim dallarından da az-çok haberdar olmalıdır.
b. Vakar (salih amel sahibi olmak ve temkinli hareket etmek): Bu cümleden olarak deriz ki, muallim hedefe ulaşma mevzuunda acelecilikten kaçınmalı, hoş olmayan hadiseler karşısında sabırlı olmalı ve son derece temkinli hareket etmelidir. Zîra; hayırlı işlerin engelleri ve şevki kıran bahaneleri çok olur. Bu engeller bazen idarecilerden, bazen mesaî arkadaşlarından, bazen da veli veya öğrencilerden kaynaklanabilir. Şayet verimli bir netice almak istiyorsak, diğer bir ifade ile, ektiğimiz zahmetleri gelecekte faziletli bir nesil şeklinde biçmek ve faydalanmak istiyorsak, bunun şartı temkinli ve sabırlı hareket etmektir.
3. Verilen vazifeyi fevkalade yapanları her ne suretle olursa olsun mutlaka mükafatlandırmalıdır. Özellikle terbiyeli ve kabiliyetli çocuğu bir iki defa umumun yanında övmeli ve onu örnek göstermeli.
4. Öğretmen dışarıda kendi arkadaşlarıyla kendisini hafif düşürecek şakalardan ve gayr-ı ciddî davranışlardan sakınmalıdır. Hafif kimselerle umumî bir yerde oturmamalı ve hafif düşürücü yerlere gitmemelidir. Bu cümleden olarak çarşıda dünyevî işlerini öğrencilerin yanında görmemeli; gerekirse bir ücret karşılığında başkasına gördürmelidir.
5. Talebede derse karşı şevk ve rağbet uyandırmak. Bunun için de dersiyle alakalı olarak, tarihte başarılı olmuş, armağan kazanmış ve insanlar tarafından sevilmiş kimseleri örnek vererek dersi işlemeli ve öğrencilere "Siz de böyle olabilirsiniz. Haydi göreyim sizi" demelidir. Bu aynı zamanda onlara bir hedef göstermektir. Evet, talebelerin ilerde ne olabilecekleri, ne olmaları gerektiği ve vatana hizmet olarak neler yapabilecekleri hususunda kabiliyetlerine göre hedef tayin edilmeli ve o hedef doğrultusunda teşvikler yapılıp rağbet uyandırılmalı ve hem zihnin hem de bedenin o hedef doğrultusunda meşgul edilmesi sağlanmalıdır. Bu cümleden olarak da en yüce hedefin ve idealin şehadet ve rıza-ı İlahî olduğu sık sık hatırlatılmalı ve talebenin aşkla, şevkle o hedefi elde etmek için gayret etmesi sağlanmalıdır.
6. Talebelere sert davranmak çok zararlıdır. Öyle ise talebelerle münasebeti iyi ayarlamalı, olur olmaz şekilde onlara kızmamak ve bağırmamalı, uygunsuz konuşmamalı ve dövmemeli, onların onur ve izzetlerini rencide etmemeye
7. Dersi öğrencilerle birlikte aktif olarak veya soru-cevap şeklinde işlemeli ve ders esnasında yerinde ve zamanında olmak şartı ile espiri yapmayı bir adet haline getirmelidir. Zîra; öğretmen espiri yapıp öğrencileri dinlendirmezse öğrenciler kendi aralarında espiri yapma ihtiyacım duyarlar. Bu ise gürültünün olması ve dersin kaynatılması demektir.
8. Her defasında öğrencilere mutlaka yeni bir şey öğretilmeli. Bunu adet haline getiren hocayı öğrenciler sever ve onun derse gelmesini dört gözle beklerler.
9. Rehber öğretmen her şeyinde sadeliği tercih etmeli ve sadelikten yana olmalı. Hiçbir halinde özellikle yeme-içmelerinde ve kılık-kıyafetinde ifrata ve lükse gitmemelidir. Aksi taktirde fakirin gözü kalır, işin bereketini de alır götürür.
Evet sinekler gibi her yiyeceğe konma. Mümkün ise günde bir defa yemek ye. Ve kimsenin minnetini çekme. Başkasının ekmeği yerine, kendi yüreğinin kanını iç daha güzeldir.
10. Dersi öğrencilerin seviyesine inerek işlemeli ve gerektiği kadar tekrar ederek anlatmalı.
11. Başkalarına te'sirli olup fayda sağlamak için şu özelliklerin bulunması gerekir:
a. Kuvvetli ikna
b. Müessir hitabet
c. Salih eser: Yani, başkalarına misal teşkil edecek ve sözün öze uygunluğunu gösterecek yararlı davranış ve salih amel.
d. Talebeyi hayırlı kimselerle tanıştırıp iyi bir çevre içerisinde yaşamasını sağlamak.
e. Öğrenciye daima rehber olacak kitapları tanıtıp sevdirerek onlarla sık sık hemhal olmasını sağlamak.
f. Öğrenciye bir hedef gösterip, o hedefe varabilmesi için kendisine bir vazife verip onu bir hizmet ünitesiyle daima meşgul etmek. Boş vakit geçirmesine meydan bırakmamak.
g. Öğrencinin ıslahı ve terbiyesi için dua etmek.
h. Talebenin alıcı bir kabiliyete, araştırıcı bir ruha ve anlayışlı bir akla sahip olma gibi inayet ve hidayet nimetlerine sahip olması.
0 yorum:
Yorum Gönder