Kimileri için küreselleşmenin
doğal bir sonucu olarak, Dünya’nın artık büyük bir köy haline geldiği
söylenebilir. Bu anlayışa göre, öğrenilen her bir ilave dil, sınırlar ötesine
ulaşan bir araç olarak algılanmaya başlandı (Bkz. Krumm 1999). Dolayısıyla
yabancı dil öğrenme konusuna verilen önem giderek daha da artıyor ve bu artışa paralel
olan gelişime ayak uyduramayanların bireysel veya kişisel yakınmaları da devam
ediyor.
“Çok
çalışıyorum ama bir türlü başarılı olamıyorum”
Bu ifade, ÖSYM (Öğrenci Seçme ve
Yerleştirme Merkezi) tarafından yapılan yabancı dil sınavlarından istediği
sonucu alamayan gençlerin yakınmalarından alınmış bir cümledir. Bu bir anlamda
ülkemizin yabancı dil öğretimindeki çaresizliğini de özetlemektedir. Toplumsal
olarak gösterilen bütün çabalar, dil öğrenmeye değil; her hangi bir sınavdan
yüksek, daha yüksek veya en yüksek skoru alarak (sınıf, sınav) geçmeye
yöneliktir. Hâlbuki merkeze alınması gereken, “öğrenme” olmalıdır. Öğrenmenin
gerçekleşmesi ile sınav başarısı da gelir; öğrenme olmadan ise istenen
skorların elde edilmesi neredeyse olanaksızdır.
Bu
yakınmalar ne anlam ifade etmektedir? Bu yakınmalardan, çıkarılması gereken
ders ne olmalıdır?
0 yorum:
Yorum Gönder