İnsan Belleği

10.12.15 0 yorum

Belleği Bölümlere Ayırmak
Kısa süreli bellek ve uzun süreli belleğin yanı sıra, işlek bellek olarak adlandırılan başka bir bellek türünden de söz edebiliriz. işlek bellek, okuma, ya da matematik problemi çözmek gibi hem kısa süreli, hem de uzun süreli belleğin kullanılmasını gerektiren durumlarda kullanılır. Aslında, belleği daha başka yönlerden de ele alabiliriz. Örneğin bisiklete binmek, durmadan değişen yolda giderken bir yandan dengemizi korumayı, bir yandan da gerekli kas hareketlerini anımsamayı gerektirir.
Öte yandan, sözgelimi yabancı bir dilde konuşmak, bu dildeki sözcükleri, bunların anlamlarını ve doğru kullanımlarını anımsamayı gerektirir. Bu tür farklı yetenekleri düzenlemeye çalışan bilim adamları, uzun süreli belleğin tek bir işlemden oluşmadığına karar vermişler.
Açık bellek, istemli olarak anımsanarak, sözlü olarak ifade edilebilecek anılarımızdan oluşur. Sözgelimi, size bir dizi sözcük verilerek sizden bu sözcükleri tekrarlamanız isteniyor. Bunu yaparken, açık belleğinizi kullanmış oluyorsunuz.
Örtük bellek olarak sınıflandırılan bellek türü, açık beleğin karşıtıdır. Buradaki  anılarımız, istemli olarak anımsanıp, sözlü olarak ifade edilemiyor. Buradaki "anılarımız" ya da becerilerimiz, tekrar yoluyla ve pratikle birikiyor. Örtük belleğe örnek olarak, kayak yapmak ya da bisiklete binmeyi gösterebiliriz.
Olaysal bellek, kişinin başından geçen olaylardan ve özel durumlardan oluşur. Sözgelimi, ilk kez Newyork’ta tiyatroya gitmiş olmak ve New York’taki Empire State binasını görmüş olmak gibi.
İlentilendirme belleği, sembollerin yorumlanmasında ve yapılandırılmasında kullanılan bilgilerden oluşur. Örneğin, New York’la ilgili bu tür bir anı, bu kentin ABD’de olduğu, yüzölçümü, burada Birleşmiş Milletler binasının bulunduğu gibi bilgilerle ilgilidir. Kişinin New York’a yaptığı bir geziyle ilgili olmak zorunda değildir.




Bellek, öğrenme süreciyle yakından ilgili. Öğrenmenin belli başlı aracıysa dil. Bir Fransız doktor olan Paul Broca,
1865 yılında konuşma ve dil merkezlerinin beynin sol yarımküresinde bulunduğunu belirledi. O zamandan bu yana
araştırmacılar, hasara uğramış beyinler üzerindeki çalışmalarla duyusal ve zihinsel fonksiyonları yöneten beyin
bölgelerinin haritasını çıkarmaya çalışıyorlar. Bu çalışmalar sonucu beynin sol yanının, dil öğrenme ve kullanımıyla,
sağ yarımküreninse, sezi, soyutlama gibi konuşma dışı yeteneklerle ilgili olduğu yaygın kabul görmüşe benziyor.
ABD’nin Iowa Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Antonio Damasio, beyinleri çeşitli ölçülerde hasar görmüş kişiler
üzerinde yaptığı araştırmalar sonucu, beynin sol yarımküresinin bir haritasını çıkarmış. Haritalarda sol yarımkürenin
ortasındaki geniş bir bölge, konuşma seslerinin, bu seslerin anlamlı birimlere (sözcüklere) ve takılara, bunların da
anlamlı üst birimlere (cümlelere) çevrilmesi için gerekli gramer kurallarına ayrılmış. Bu dil merkezini çevreleyen daha geniş bir alandaysa, soyut kavramları, düşünceleri ve imgeleri isim ve yüklemlere dönüştüren merkezler yer alıyor.
Araştırmalar ayrıca sözel dil kullanımı ve öğrenimiyle ilgili alanların, okumayla da ilgili olduğunu ortaya koymuş
görünüyor. Bu nedenle, felç ya da baş yaralanması sonucu konuşma ve konuşulanı anlama yeteneğini yitirmiş
hastaların, aynı zamanda okuma ve yazma yeteneklerinin de büyük ölçüde zarar gördüğü anlaşılıyor.

0 yorum:

Yorum Gönder

Reklam

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı