İKİNCİ DİL EDİNİMİNİN SOSYAL YÖNÜ
Bu çalışma, Türkiye ortamında yetişkinler tarafından konuşulan Arapçadan Türkçeye geçişi ve ikinci dil ediniminin sosyal yönünü incelemeyi hedeflemekte ve ikinci dil ediniminin daha geç bir yaşta oluşabileceğini göstermeyi amaçlamaktadır. Çocukların bir dili daha kolay ve mükemmel şekilde öğrenebileceği genel savı, yetişkinlerin de ikinci bir dili çocuklarınkine benzer yeterlikte
öğrenebileceği fikriyle eleştirilmiştir. Çalışmanın yöntemi budunbetimsel ve açımlayıcıdır. Katılımcılar Türkiye’de yerleşimi11.yüzyıla kadar dayanan Suriye kökenli Türk vatandaşlardır ve bu Suriyeli kökenli Türkiye vatandaşlarının bazıları 19. Yüzyılın sonunda Suriye’den Türkiye’ye göç etmiştir.
Türkçeyi daha geç bir dönemde öğrenen katılımcılar Türkiye’nin güneyinde bulunan Adana şehrinde yaşamakta olup 1930-40 yılları arasında doğmuşlardır. Katılımcıların gündelik dili bir ses kayıt cihazına kaydedilmiştir. Katılımcılar hem Arapça hem de Türkçe konuşmaktaydılar ve Türkçeyi çocuklarından ya da torunlarından öğrenmişlerdi. Bu bulgu, dilin saf bir şekilde biyolojik olamayacağını fakat öncelikle doğası gereği sosyal nitelikte olabileceğini göstermektedir.
Katılımcıların Türkçede bazı çekim eklerini kullanmama eğiliminde olmasına rağmen, iletişimi sağlarken oldukça akıcı oldukları görülmüştür. Bu durum çekim eklerinin ikinci dil ediniminde ikincil önemde olduğunu ima etmektedir. Katılımcılar, Türkçeyi üretici ve yeterli düzeyde konuşabilmekteydiler. Bu sonuçlar, sosyal ortamlar yetişkinin ihtiyaçlarına yönelik uygun olduğunda,
ikinci dil ediniminin geç bir yaşta bile başarabileceğini göstermektedir.
http://www.cukar.org/Makaleler/1743317356_%28102-106%29%20eser%20ördem.pdf
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder