Öğretmenim, ben sıcak nağmelerin mecnunuyum. Kalbim muhabbetin sahilsiz ummanlarını içine sığdırabilecek kadar büyük. Oysa en ücra köşelerinde bile nefret dalgalarının dövüşünü seyreden gönlüm, merhamet adına bir çift kanat hışırtısına hasret giderken, sen gökyüzünün enginliklerinde süzülmüşsün; bana ne? O sıcak bekleyişlerin kucağında, o sıcak deryada erittiğim ümit dünyamın enkazları yüreğimde buz tutarken, sen ufkun kızıllığında güneşe uzanmışsın; bana ne?
Çiğ düşmüş yamaçlar, gölgenin koruduğu yollar... Ben burada kaybolmadım öğretmenim! Ben, karanlık bakışlarda, bulanık zihinlerin uçurumlarında parçalandım. "Hiç"in uğruna çektiğim ızdırabın tükenen iniltilerini duyamadın. Sen, o yollarda, o yamaçların eteğinde yorulmuşsun; bana ne?
Ben bir selvinin devrildiğini gördüm. Ümidin yeise inkılâbını... Mehtabın sevincinde sönen yıldızlara şahit oldum. Bir yıkılış karşısındasın öğretmenim. Öyle bir yıkılış ki, arzı ihtizaza getirecek kadar yaman, nehirleri taşıracak, seni de içine alacak kadar canhıraş... Bir yangın karşısında-sın öğretmenim. Öyle bir yangın ki; bütün bir gençliği hedef almış, tutuşturacak kadar korkunç... Ve öyle bir fırtına karşısındasın ki; arzı ağlatacak kadar dokunaklıdır. Bu oluşumları durduramadın, buna engel olamadın, set olmuşsun; bana ne?
Yemyeşil ormanlarda bestelediğim muhabbet şarkılarımı birkaç damla gözyaşına bohçalayıp çaresizliğe gömmeye mecbur bırakıldım. O günden beri gerçek tebessüme hasretim. Gündüzlerden intikam almayı heceleyen baykuşlar gibi karanlıklara tünetilmişken, sen güllere bülbülün sevgi şarkılarını okumuşsun; bana ne? İçimde sönmeye terkedilmiş öğrenme arzumun sönük ışıklarına elin yetişmezken, hayal dünyandan öte gidemeyen ümitlerinle sen; gökyüzünün esrarlı derinliklerinden göz kırpan yıldızlara ula-şacakmışsın; bana ne?
Beynimin kar tutmuş fakültelerinin altında çatırdayan zihnim anlama acziyetiyle inler. Kabiliyetlerim sonsuzluğu dilerken; gençliğim belirsizlik dinamitini yedi. Ben fanide bitmeyip sonsuzluğa varmak isterken, sen ölümün kaçınılmaz olduğunu söylemişsin; bana ne?
Sen ulu bir çınardın ormanda öğretmenim. Beni gölgende korumak için dal salmış. Oysa ben gölgende güneş alamamaktan ölmüşsüm. Sen beni sam yellerine karşı korumak isterken yıkılmışsın; bana ne?
Nazarım; düştüğü yerde görünmez noktanın ince kıvranışını görmeye namzetti. Ama maddeyi görmekten taşlaşmış, düştüğü yeri taş ağırlığında delip geçiyor. Maddenin boğucu kıskacında beyin guddelerinin ışıksız karanlığında kayboldum. Ruhum kin ve nefretle dolup, gözlerim düşmanlık hırsıyla bulandı. Başıboş, gayeden mahrum, aklım gözüme çöreklenirken, maddenin karşısında boyun bükmeyi öğrendim. Bütün hassalarım, hislerini, duygularım, elhasıl içim dışım taşlaştı. Ve yine ben ki ruhî bunalım içerisinde çılgınla-şıp, çığırtkanlaşırken sen, bana tevazudan söz etmişsin; bana ne?
Gayemin ilahî hedefi yok, hayatımın bir manası yok demektir. Fıtratıma zıt... Hayır! Ben böyle yaşamak istemiyorum öğretmenim. Tertemiz duygularım var. Kâinatı içime sfğdırabilecek hislerle dopdoluyum. Ben de görmek, duymak, hissetmek istiyorum. Bilmek istiyorum; incir yaprağına bakmasını, papatyanın gülüşündeki manayı. Ve sevmek istiyorum, vatanımı, milletimi, ervah-ı şühedamı sevmek istiyorum. Sonsuzluğa teşne kabiliyetlerimle ölmek istemiyorum öğretmenim. Bağırmamdan, kopardığım gürültüden bunu anlayamadıysan hâlâ...
Ben ki kötülük nedir bilmezdim, kin ve nefreti duymamıştım. Sevgi umulanlarını mevceleştiren duygularım vardı. Sevginin nefrete, iyiliğin kötülüğe inkılâbını senden görecektim. Ben ruhsuz-laşıp, vicdansız hâlde canavarlaşırken öğretmenim, ışık olmuştun sen, gökteki yıldızdan daha uzak. Karanlıklarla dolu yolumu aydınlatmak için yanmıştın. Oysa ben de ateşi ben, yağı ben olan, bir mum gibi yandım kendi alevimde. Sen irfanının şen'inde boğulacakmışsın; bana ne? Sen ilim öğretmek için vardın. Hakikate teşne dimağları yoğuracaktın, zıtlıkların kâbusuna galip getirecektin anlamak isteyen zihinleri öğretmenim. Ama ben cehaletin kâbusunda inliyorum. Ben gerçeklere susamışken, sen hakikatin gür sesiyle gürleyemedikten sonra öğretensin, öğretmensin; bana ne?"
0 yorum:
Yorum Gönder